Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni’nde konuştu.
Eski dünyanın paradigmalarının çöktüğünü ve yeni dünyanın hangi temeller üzerine yükseleceğinin halen belirsizliğini koruduğunu dile getiren Kacır, “Bizler, ilmi faaliyetleri bir ibadet olarak gören, insanları ilme, bilgiye, öğrenmeye davet eden bir inancın mensuplarıyız. Aklı, akıl yürütmeyi, tefekkür etmeyi esas alan ilim ve medeniyet anlayışının mirasçılarıyız. Medeniyetimizin aklı olmuş birbirinden kıymetli şahsiyetlerin ortaya koydukları önemli çalışmalar, tarihin farklı dönemlerinde sahip olduğumuz fikri ve ilmi canlılığın ispatı niteliğindedir.” diye konuştu.​​​​​​​
Bakan Bayraktar: “Türk nükleer mühendislerin sayısı 350’yi aştı”
Artık yeni bir uyanışın kapılarını ardına kadar açtıklarının altını çizen Kacır, bilim ve teknolojide, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde, gerçekleştirdikleri muazzam atılımlarla, aziz milletin mayasının yoğrulduğu Anadolu topraklarının yeniden yükselişine hep birlikte tanık olduklarını söyledi.
Kacır, Türkiye’nin geçmişte bilimsel üretim bakımından oldukça kısıtlı imkanlara sahip bir ülkeyken, bugün sayısını 76’dan 208’e ulaştırdıkları üniversitelerle araştırma ve eğitim kapasitesini artırdıklarını söyledi.
Üniversitesi olmayan ilin kalmadığını belirten Kacır, bir yılda yapılan Türkiye kaynaklı bilimsel yayınların sayısını 9 binden 49 bine yükselttiklerini, Türkiye’nin dünyada en fazla bilimsel yayın üreten ülkeler arasında 22’inci sıradan 14’üncü sıraya yükseldiğine dikkati çekti.
“91 bin bilim insanı ve gence destek sunduk”
Son 22 yılda, ülkenin patent başvurularında dünyada 12’nci, tasarım başvurularında 2’nci sıraya yükseldiğine işaret eden Kacır, şu bilgileri paylaştı: “Sınai mülkiyet portföyümüzü 93 binden 2 milyonun üzerine çıkardık. Oluşturduğumuz etkin teşvik sistemiyle AR-GE ve inovasyon odaklı kalkınmanın önünü açacak güçlü bir altyapı inşa ettik. Bugün 104 teknoparkımızda 11 binden fazla teknoloji girişimi, firmaların bünyesinde kurulan ve sayıları 1600’ü aşan AR-GE ve tasarım merkezlerimizle müteşebbislerimiz yenilikçi çalışmalar yürütüyor. AR-GE harcamalarımızın yıllık 1,2 milyar dolardan 16 milyar dolara yükselmesi ve AR-GE personel sayımızın 29 binden 291 bine çıkması inovasyon kapasitemizin nereden nereye geldiğinin göstergesidir. Ülkelerin refah seviyesini ve rekabet gücünü, bilimsel çalışmaların ve teknolojideki yenilikleri sahiplenme düzeyinin belirlediği bu dönemde TÜBİTAK, toplumun tüm kesimlerinin bilimle buluşmasını sağlamaya devam ediyor. 2002’de 1167 AR-GE projesine bugünkü değerle 1,5 milyar lira destek olan TÜBİTAK ile bu yıl 9 bin 988 AR-GE projesine 9 milyar lira katkı sağladık. TÜBİTAK desteklerinden yararlanan firma sayısı 12 kat artarak 2 bin 769’a çıktı. 2002’de yaklaşık 1000 bilim insanı ve gencimiz TÜBİTAK desteklerinden yararlanmışken bu yıl 91 bin bilim insanımıza ve öğrencimize destek sunduk.”
Şişli’de akılalmaz olay: Tapulu 4 dairesi kendisinden habersiz kiralandı! Ev sahibi hayatının şokunu yaşadı
2024 bilim ve teknoloji yılı oldu
Bu yılın bilim ve teknolojide atılım yılı olduğunu anlatan Kacır, Türk savunma sanayisinin teknolojik atılımın öncüsü olmayı sürdürdüğünü dile getirdi.
Kacır, bilgisayarları ve işletim sistemi TÜBİTAK tarafından geliştirilen 5’inci nesil savaş uçağı KAAN’ın bu yıl ilk uçuşunu gerçekleştirdiğini, BAYRAKTAR TB3’ün kısa pistli bir gemiye iniş-kalkış yapmayı başaran ilk insansız hava aracı olarak dünya havacılık tarihine geçtiğini, Türkiye’nin ilk jet motorlu eğitim uçağı HÜRJET’in ses hızını aştığını, Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarının devreye alındığını, süper bilgisayar ARF’i kullanıma açtıklarını, rubidyum atomik saatini ürettiklerini, TÜRKSAT 6A’yı uzaya gönderdiklerini ve Türkiye’nin ilk astronotları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever’in uzayda bilimsel çalışmalar gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde gerçekleştirilen söz konusu program ve projelerin her birinin Türkiye’nin bilim ve teknolojide zirveye yürüyüşünün ayak sesleri ve Türkiye Yüzyılı’nın işaret fişekleri olduğunu vurgulayan Kacır, “Zat-ı devletlerinizin güçlü liderliğiyle gerçekleştirdiğimiz Türkiye’nin ilk uzay bilim misyonu artık Türk çocuklarının, başka ülkelerin çocuklarına ait olduğu gerekçesiyle hiçbir hayali kurmaktan vazgeçmeyecekleri bir Türkiye’nin inşa edildiğinin ispatıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kacır, kendilerinin de bu başarı hikayelerine yenilerini eklemek üzere inançla yoluna devam eden TEKNOFEST kuşağının her daim destekçisi olmayı sürdürdüklerini belirterek, TEKNOFEST etkinliklerinde bugüne kadar milyonlarca genci teknoloji geliştirme yolculuğuna kazandırdıklarını ve binlerce girişimin doğmasına vesile olduklarını anlattı.
Her ilde kurdukları DENEYAP Atölyeleri’nde 11 yaşından itibaren gençleri geleceğin teknolojileriyle buluşturduklarını vurgulayan Kacır, Milli Teknoloji Atölyeleri kurduklarını, sayılarını 35’e çıkardıkları bilim merkezlerinde bu yıl 3 milyon 743 bin ziyaretçi ağırladıklarını, 1 milyon 300 bin öğrencinin bilim atölyelerine katıldığını ve Sektör Kampüste Programı ile üniversite öğrencilerine, yenilikçi alanlarda sektör profesyonellerinden eğitim alma imkanı sunduklarını kaydetti.
Kacır, Hamle ve HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım programlarında araştırma birikiminin ekonomik değere dönüşmesini hızlandırdıklarını, çip, batarya, güneş hücresi, robotik sistemler, biyoteknoloji gibi alanlarda Türkiye’yi yatırım üssüne dönüştürdüklerini ifade etti.
“Canla başla çalışmaya devam edeceğiz”
Bugünün dünyasında bilimsel araştırmalar ve inovasyonun, çoğunlukla topluma karşı doğrudan sorumluluk taşıyan kamu otoriteleri ya da enstitülerde değil, kar odaklı çalışan büyük teknoloji şirketlerinin elinde yükseldiğini kaydeden Kacır, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yapay zeka gibi, ilaç keşiflerinden kişiselleştirilmiş eğitim olanaklarına çok büyük fırsatlar taşıyan alanlarda dahi kural tanımazlık insanlığın felaketine yol açabilir. Kültürel önyargılar içeren veri setleriyle yapay zeka modellerinin eğitilmesi ve yapay zeka geliştirme süreçlerinde hesap verebilirlikle yasal çerçevenin eksikliği, dijital faşizme giden yolun taşlarını döşüyor. Böylesi bir tabloda, zat-ı devletlerinizin (Cumhurbaşkanı Erdoğan) ‘Daha adil bir dünya mümkün’ seslenişi, insanlık için tarihi bir hedefi tarif ediyor. Bizler de, tüm araştırmacılarımızla, Türkiye’nin bilim ve teknoloji yolculuğuna katkı sunan herkesle birlikte bu iddiayı insanlıkla buluşturmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Öz güven devrimini gerçekleştirmiş bir Türkiye var artık. ‘Yapamaz, başaramaz’ diyenlere aldırış etmeyen, kendi evlatlarının kabiliyetlerine, akıl terine, alın terine güvenen bir Türkiye var artık. Önümüzdeki dönemde çığır açıcı teknolojilerde, AR-GE ve üretim altyapımızı, akademik yetkinliklerimizi, nitelikli insan kaynağımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Nükleer reaktörlerden kuantum teknolojilerine, stratejik malzemelerden iklim teknolojilerine ve kritik ham maddelerden sentetik biyolojiye attığımız pek çok adımla ülkemizi bilim ve teknolojide dünyada hak ettiği konuma taşıyacağız.”

En son bilgiler

WordPress Double Opt-in by Forge12