Elazığ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, verdiği eğitimleri birçok atölyede pratiğe dönüştürüyor. Fabrika gibi çalışan okulda mobilya ve iç tasarım ile metal teknolojisi alanında üretim yapılıyor. Bir yılda 7 milyon lira ciro yapılan okulda, aynı zamanda atölyelerde çalışan öğrenciler de döner sermayeden ücret veriliyor. Genelde erkek işi olarak özdeşleyen mobilya bölümde ise 10. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Elif Yaren Bağatur tek kız olarak göze çarpıyor. Kulağında kalem elinde çekiç ile mobilya üreten Bağatur, erkek akranlarına taş çıkartıyor. Tüm cihazları kullanmayı öğrenen Bağatur, yapamazdın diyenlere inat başarıyla çalışıyor.
İlginizi Çekebilir
Tek kız öğrenci olarak mobilya ve iç tasarım bölümünde çalıştığını dile getiren Elif Yaren Bağatur, “10.sınıfa gidiyorum. Bölümüme severek geldim. İlgim vardı ve gerçekten üretici bir bölüm olduğu için fabrika gibi çalışıyor ve bu benim çok hoşuma gidiyor. Aileme destekte bulunuyorum. Sonrasında yapılan dolapların başka dolaplara gitmesi ve bunda benimde emeğimin olması ayrıca bir güzel. Bizimde kullandığımız gibi başka arkadaşlarımın yıllarca kullanacağı eşyalar var. Bunlar çok hoşuma gidiyor. Öğretmenlerimde çok profesyonel, işini bilen insanlar ve onlardan çok iyi meslek öğrendiğimi düşünüyorum. Kısa sürede yapabileceğim ve alabileceğim her şeyi onlardan almaya çalışıyorum. Buranın devamında da üniversitede iç mimarlık okumayı düşünüyorum. Bölümümü çok seviyorum. Buraya severek geldim. Tek kızım, tek kız olmama rağmen herkesle eşit olduğumu hissedebiliyorum. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Tekrardan hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Buraya gelmemin sebebi de onlar. Onların bana sevdirmesidir” dedi.
Bu tost için yurt dışından geliyorlar, kimse taklit edemiyor: Oğluma bütün sırlarını öğrettim
Bağatur, “Çekiç veya matkap olsun, ben ilk gün geldiğimde hiçbir şeyi yapmayı bilmiyordum. Herkes bilmiyor ve bunu öğreniyor. İnanıyorum ki yapamayacağımız hiçbir şeyde yoktur. Bunlar benim için nasıl kolaylaştı, hocalarım sayesinde bunları öğrendim. Çok rahat öğrendiğimi düşünüyorum. İlk günden matkap kullanmayı öğrendiğimi gayet iyi hatırlıyorum. Mustafa, Fethi, Yusuf ve diğer hocalarım sağ olsun. Hepsi gerçekten çok yardım ediyor. Bazen heyecanlanmıyorum, bana o kadar ki iyi geliyor. Buradan eve gidince bile çok güzel anılar biriktirdiğimi, öğrendiğim şeyleri de aileme aktardığımı biliyorum” diye konuştu.
“HEDEFİM, ÜNİVERSİTEDE İÇ MEKAN TASARIMI OKUMAK VE BU MESLEĞİ DEVAM ETTİRMEK”
Ailesinin kendisini desteklediğini aktaran Bağatur, “Ailem, ilk başta ben mobilya okumak istiyorum ve ya mekan tasarımına gideceğim dediğim zaman beni desteklediler. Ailem zaten genelde hep bana destek veriyor. Bir şey söylemediler. ‘Kendi hatan, eğer pişman olacaksan bile kendin ol, bundan bir sonuç çıkar’ dediler. Bende tamam dedim. Daha sonrasında onlarda hocalarımla tanıştıktan sonra gerçekten buranın benim açımdan daha iyi olduğunu anladılar. Ben şu an çok mutluyum, mesleği de öğrendiğimi düşünüyorum. İlerleyen süreçte devam ettireceğim için kendime de inanıyorum. Onlarda bana güveniyor. Hedefim, üniversitede iç mekan tasarımı okumak ve bu mesleği devam ettirmek. Burada bir ciro elde ediliyor ve bizde bundan faydalanıyoruz ailemiz de faydalanıyor. Okul harçlığımızı çıkarabiliyoruz. Yani yararlı bir şey. Bu da bizde ayrıca bir katkıda bulunuyor” şeklinde konuştu.
“ÖNEMLİ OLAN İNSANIN KENDİNE GÜVENMESİ”
Kadının isterse her şeyi yapabileceğini vurgulayan Bağatur, “Ben buraya geldiğim ilk günde okuldakiler ‘yapamazsın’ diyordu. Ağır kaldırılıyor, nasıl yapacaksın ifadelerini kullanıyorlardı. Ama ben kendime güveniyordum. Eğer bir insan kendine güvenirse bu kadın erkek fark etmeksizin hepimiz eşitiz sonuçta kesinlikle her şeyi yapabilir. Bence önemli olan insanın kendine güvenmesi ve el becerisidir” dedi.