Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türk Dil Kurumu’nda düzenlenen ‘Türkçe Şurası-2 Hukuk Dili Programı’na katıldı. Burada konuşan Tunç, dilin, bir milletin zihinsel haritası olduğunu belirterek, “Kelimeler bu haritanın yollarını, kavramlarını ve sınırlarını çizen işaret taşlarıdır. Dil, eski ifadesiyle lisan, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir anlaşma imkanıdır. Bu anlamda dil, uzlaşmayı, huzuru, sükunu, birliği ve beraberliği mümkün kılar. Bu nedenle Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; dili, toplumun kimliği ve bir halkın varlık nedeni olarak görmüştür. Yine Yahya Kemal Beyatlı’nın ifadesiyle ‘Dil, bir milleti millet yapan en önemli bağdır.’ Dolayısıyla dil, bir milletin kültürünün ve düşünce sisteminin temel taşıdır. Türkçe dilimiz ise kökleri tarihin derinliklerine uzanan, zengin bir kelime hazinesiyle bezenmiş ve geniş bir coğrafyada yankılanmış, insanlığın ortak mirasına katkı sunan nadide bir dildir. Türkçe, dünyada, asırlara yayılan bir tarihi mirası ve geniş bir coğrafyaya yayılmış kültürel birikimiyle, güçlü bir dil olarak öne çıkmaktadır. Kültür ve medeniyetimizin taşıyıcısı olan Türkçemiz, bizim için yalnızca bir iletişim aracı değildir. Aynı zamanda, bilgi birikimimizi aktaran, düşünce dünyamızı şekillendiren ve kimliğimizi inşa eden kadim bir hazinedir. Dilimiz gerek edebiyat ve sanat eserleriyle gerek bilimsel üretime yaptığı katkılarla, insanlığın ortak birikiminde müstesna bir yer edinmiştir. Dil, bir milletin hem aynası hem de hafızasıdır. Kelimelerin içindeki tarih, onların zaman içindeki yolculuğuna tanıklık eden birer belge niteliğindedir. Bu nedenle dilin yozlaşması sadece dilin kendisini değil, aynı zamanda o dilin konuşulduğu toplumun kimliğini, değerlerini ve düşünsel yapısını da olumsuz yönde etkiler” ifadelerini kullandı.
İlginizi Çekebilir
‘YARGI DİLİ DOĞRU VE AÇIK OLMALIDIR’
Bakan Tunç, Türkçeyi hukuk dilinde güçlü kılmanın, bir hukukçunun vicdani ve mesleki sorumluluğu olduğunu belirterek, “Yabancı terimlerin ve karmaşık ifadelerin arkasına gizlenmiş bir hukuk anlayışı, milletten, vatandaştan kopuk bir adalet sisteminin zeminini hazırlar. Oysa hukuk, insan içindir ve insanla kaimdir. İnsanın en temel haklarından biriyse, kendisine adalet getiren dili anlamasıdır. Hukuk dilinin anlaşılır ve erişilebilir olması, hukuk sisteminin çağın gereklerine uygun hale getirilmesi, vatandaşların hukuk hizmetlerine daha kolay erişebilmesi ve yargı süreçlerine güven duymaları açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple, Türkçenin sadeliği ve zenginliği, hukukun netliği ve güvenilirliği için vazgeçilmezdir. Çünkü hukuk, bir milletin adalet terazisiyse, bu terazinin dili de mutlaka o milletin kendi anladığı dili olmalıdır. Türkçenin açık, anlaşılır ve doğru kullanımı, kanunların halk tarafından anlaşılabilir olmasını sağlar. Böylece adaletin herkes için erişilebilir hale gelmesine katkıda bulunur. Türkçenin zengin ifadeleri, soyut hukuki kavramları somutlaştırarak, yargı dilinin milletle olan bağını güçlendirir. Bu sayede, hukuk dili hem hukukun evrensel ilkelerini hem de toplumsal gerçekleri uyumlu bir şekilde yansıtabilir. Yargı dili doğru, açık ve anlaşılır olmalı. Adalet Akademimizde, hakim ve savcı adayları ile yardımcılarının hukuk dilini kullanarak karar yazmalarını geliştirmek üzere dersler almaları planlanmıştır. Son 2 yılda 3 bin 564 hakim-savcı adayı ile yardımcısına ‘Kararların Dili’, 887 hakim-savcı adayı ile yardımcısına ‘Mesleki Yazışma Uygulamaları’, 2 bin 956 hakim-savcı adayı ile yardımcısına ‘Hukuk, Ceza ve İdari Yargıda Gerekçeli Karar Yazımı’ dersi verilmiştir. Önümüzdeki süreçte de Kararların Dili, Mesleki Yazışma Uygulamaları ile Gerekçeli Karar Yazımı derslerinin ders saatlerini artırarak, hakim-savcı adayı ile yardımcılarına bu alanlarda eğitim vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
‘YAZILI SINAV UYGULAMASI TERCİH EDİLMELİ’
Bakan Tunç, hem mevzuat yapımı, hem kararların yazımı konularında sürekli daha iyinin peşinde olunduğunu belirterek, “Bu kapsamda istişareye önem veriyor, reform irademizi sürekli canlı tutuyoruz. Bu amaçla, hukukun üstünlüğünü esas alan, öngörülebilir ve gecikmeyen bir adalet sistemi vizyonuyla Türkiye Yüzyılı Yargı Reformu Strateji Belgemizin hazırlıklarını tamamladık. Ve söz konusu belgeyi yakın bir zamanda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan kamuoyuyla paylaşacak. Belgede hukuk dili konusuna da ayrıca yer verdik. Bu kapsamda, hukuk fakültelerinde hukuk Türkçesi, metodoloji, argümantasyon, hukuk antropolojisi gibi dersleri zorunlu kılacak müfredat değişikliği yapılmasını, hukuk dilinde berraklık ve anlaşılırlığı artırmak için hukuk fakültelerinde sınavların, test olması yerine, yazılı sınav uygulamasının tercih edilmesine yönelik çalışmalar yapılması lazım. Bizim zamanımızda öyleydi. Hukuk fakültesindeki sınavların yazılı sisteme geçmesi yönündeki tavsiyemizi de YÖK Başkanına iletiyor olacağız. Yine mevzuat yapımından, mahkeme kararlarının yazımına kadar çeşitli alanlarda hukuk dilinin doğru, açık, anlaşılır ve duru bir şekilde kullanımı için çalışmaların yürütüleceği Türkiye Adalet Akademisi bünyesinde ‘Hukuk Araştırmaları Merkezi’ kurulması ile ilgili bir girişimimiz oldu. Orada da hukuk diliyle ilgili çalışmalarımız olacak” dedi.
Hakurk, Gara ve Metina bölgelerinde 9 PKK’lı terörist etkisiz hale getirildi